21 Şubat 2012 Salı

Türkiye'de Sinoloji



-----Wolfram Eberhard


     “Modern ülkelerin birçoğu Sinoloji ile, yani Çin’in tetkiki ile meşguldur. İlk Sinologlar  Fransızdı. İngilizlerle Almanlar ve Amerikalılar, daha sonra Japonlar bu ilmi benimsemiş bulunuyor. Sinoloji ile meşgul ülkelere bakarsak, bunların kısmen Çin’e hakim olmuş veya hala olmakta bulunmuş ülkeler olduğunu görürüz. Japonya, Fransa, Almanya, İngiltere veya Rusya misal olarak verilebilir. Bunların Çini iyi anlayabilmek için malumat elde etmek istediği tabiidir. Böylece, Çinle olan münasebetleri de gelişebilirdi. Diğer taraftan Hollanda ve Amerika gibi, sömürgelerinde veya ülkelerinde çok miktarda Çinli bulunan devletler de bunlarla meşgul olmakta ve Sinolojiye çok önem vermektedir.
     Fakat Türkiye için bu sebepler bahis konusu değildir. Çünkü Çinle ne hem huduttur ne de orası hakimiyetimiz altındadır. Buna rağmen Türkiye’de bir Sinoloji kürsünün kurulmuş olması, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’ni kuran ve kürsüyü açanların belirli bir hedef gözettiklerini gösterir. Kendimize bu hedef nedir diye sorabiliriz.
     Bu soru ile alakadar diğer bir soru sorulabilir ki o da Türkiye’de Sinoloji’nin kendine has bir şekli olmalı mıdır?
     Bu hedefin açıklanmasını temin eden cevap Türk tarihi okutan bir müessesede Sinoloji’nin de okutulmasının lüzumu tespit edilerek verilebilir. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesine Türk Tarihini tetkik vazifesi verilmiştir. Buna Sinoloji de yardım etmelidir. Çin Türkiye’den bu kadar uzak olduğu için bu biraz garip gelecektir, fakat aşağıdaki noktalar göz önünde tutulunca konu daha iyi anlaşılacaktır.
     Yunanca ve Latince Avrupa tarihi için mühim olduğu gibi Sinoloji de Türkler için mühimdir. En eski Türklerde hayat şartları yazıya lüzum göstermiyordu. Sonra şartlar değişti ve yazı yazamayan Türk kavimleri olduğu gibi yazı yazmasını bilenler de meydana gelir. Bunların yarattığı eserlerin çoğu tamamen veya kısmen kaybolmuştur. Eski Fransa tarihinin Fransızlar tarafından değil Romanlılar tarafından meydana getirilmiş olması gibi eski Türk tarihi de Türkler tarafından yazılmayıp, Çinliler tarafından yazılmıştır. Tabii bu, Türklerin Orta Asya’da yaşadığı zamanlar ve Orta Asya’da hala yaşayan Türkler için geçerlidir. Daha sonraki Türk kavimleri hakkında muhtelif kaynaklardan malumat elde edebiliriz. Fakat Hsiung-nu’lar (Hunlar) gibi zaman zaman bütün Orta Asya’ya hakim olan bir devletin tarihi hakkında Çin kaynakları dışında hemen hiçbir yazılı malumat yoktur. Avrupalı araştırıcılar, Hun tarihi, Hunların kendi tarihlerinde rol oynadıkları müddetçe alakadar etmiştir.
     Avrupa edebiyatında Türklerin yüksek kültürlerinin, hatta sadece kültürlerinin bile inkar edildiği düşünülürse, bu tetkike verilen önemin haklı olduğu kolayca anlaşılır.

13 Şubat 2012 Pazartesi

Çince öğreniyorum


Zeynep Beyza GEZER (6-C)
Zhongguo + Zhongwen = ai
中国+中文= 爱
‘Ni hao!’ Bu kelime Çince’de Merhaba demek. Ben okulumuzda Çince öğretileceğini duyduğumda ilk çok şaşırdım. Merak ettim de doğrusu. Acaba nasıl bir dil diye düşündüm bir an. Herkes zor bir dil diye biliyor Çinceyi.  Aslında öyle de. Egemen ve Lina laoshi ile birlikle kolay ve eğelenceli geçiyor derslerimiz. Haftada iki saat olan Çince dersi bize bir ders gibi değil de oyun gibi gelir çoğu zaman.
Geçen gün televizyonda Çinlilerin oynadığı bir filmi seyrettim. Bugün de yine Çin belgeseli gibi bir şey vardı. Ve en son dergilere bakarken yine üst başlıkta ‘Çin Masalı’ adlı bir akrobasi gösterisinin fotoğraflarla süslenmiş bir yazısını okudum.
Tüm bu olanlardan sonra 2 sonuca vardım. 1.si= Çinlilerin çok sıcak kanlı ve yetenekli oldukları. 2.sini hala çözemedim oda = her yerde isimleri olan bu Çinlilerin dili neden öğrenilmiyor? Zaijian!....

Çin kültürü ödevi